.1/
21 senelik hayatımın
gettonun kalbindeki iki yıl
ve şehir dışındaki sürelerini saymazsam
kalan vakitlerin çoğunda
sınırları içinde uyuduğum
6 farklı apartmanında
ortalama 17 sene geçirdiğim
bilekkesenler’deki gibi
intihar ettikten sonra
yada önceki yaşamlarında
yedikleri tüm boklar için
boktan bir hayat yaşamaya
mahkum edilenlerin
bir araya toplandığı o mahalleden
taşındığım ilk gece
kadıköyde yeni evimde
nakliyeciler gittikten sonra
içtim ve uyudum
sonraki iki gün boyunca
eve yerleşmek için uğraşıp durdum
kolileri açar ve eşyaları dizersin
evin tamir ve bakım işlerini halledersin
raf çak, aparat vidala, şunları at
bunları al, şunları montele ve onları katla
camcı için malzeme al
doğalgaz görevlisiyle uğraş
tesisatçıdan sonra sucuyu ağırla.
ilk iki gece içtim ve uyudum
üçüncü gün vapurla karşıya geçip
torbacımla buluştum
12.5i cebime koyduktan sonra
barlar sokağında bir barda iş buldum.
kısa boylu tıknaz ve kurnaz bir eleman
garsonluk deneyimin var mı? diye sordu,
hayır, diyerek yapmaya çalıştıklarımdan bahsettim
ve paraya ihtiyacım var, dedim
birkaç ay sonra askere gideceğim
kısa sürede işi öğrenirim.
iyi, dedi, bugün başla o zaman.
kafam güzeldi
iş görüşmesine gelmeden önce
içmiştim
ve tamam, başlarım dedim.
ciddi olarak başlamış olduğunu
birkaç saat sonra ayaklarım ağrıdığında
can sıkıntısıyla birlikte
nerdeyim ben tribinde
etrafı izlerken anladım
ama gecenin ikisine kadar devam ettim
ve iş bittiğinde
paramı cebime koyup eve döndüm.
hoşuma gitmişti
ertesi gün
bir daha gelecektim.
II.
‘küllükleri dolaşırsın’
masalara oturanların kirlenmiş küllüklerini alır
yerine temiz bir küllük koyarsın
böylece sigaralarını temiz bir küllüğe çırparlar
onlara gıcır gıcır bir kül tablası verir
kendilerini önemliymiş gibi hissettirirsin
bahşiş bırakmaları için
kirli küllükleri çöpe boşaltıp
peçeteyle temizledikten sonra
on dakika sonra yeniden dolaşılmak üzere
bar tezgahının köşesine istiflerken
içinden küfürler mırıldansan bile
umursamazsın
çok az insan hizmetin için teşekkür eder
sürtük olmayan kadınlar,
turistler ve yaşını almış herifler
ve eleman muamelesi çektiklerim dışında
geriye kalanların hemen hepsi
küllüklerini boşaltıp
onlara temiz bir küllük verdikten sonra
iki saniyeliğine de olsa
kendisini önemli biri gibi hissetti
ve ben bunu yaparken
“bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak!” dedim
çünkü gerçekten sorun değildi
gemileri suya indirmiştim
paraya ihtiyacım vardı
çünkü almak istediklerimi küçük bir not kağıdına yazmıştım
devrimci olduklarını iddia eden
kapitalizm çarkında yalama vida olarak
patron rolü oynayan
zamanında göç edip bar işleterek parayı vurmuş kürtler
bana günde yirmi lira veriyorlardı
çok önemli bir miktarmış gibi
övünerek söz ettikleri
artı3’ler vardı birde
12 saat için 20artı3 lira
üç katlı bir barda
masa ve taburelerde oturan
insanların arasında
koşturarak
onlara hizmet ederken,
bira taşırsın
30’luk, 50’lik, 70’lik
litrelik, birahi yada biraver
şişe efes, efes dark ve miller
mariachi, skol, beck yada heineken
rakı taşırsın
duble, sek yada gazozlu
şarap, vodka, viski
cin, tekila ve kanyak
ve isteğe göre yapılan özel karışımlar
kola, fanta, sprite
gazoz, soda ve kahve
çay ve meyve suları ve su
ve yiyecekler,
en üst kattaki mutfakta pişer
biri patates isterse
merdivenle üç kat çıkarsın
ve patatesin yapılmasını söylersin
eğer mutfakçı yoksa
yemeği kendin pişirirsin
bazen bir gün önceki müşterilerden arda kalan
dağ gibi bulaşığı
parmakların suda kalmaktan buruşana kadar
jelinin içinde sinek ölüleri olan bir kaba batırdığın
ıslak süngerle
çift eviyeli antisteril bir tezgahta yıkarsın
servis tabakları, salata tabakları ve meze tabakları
çatallar, bıçaklar, kepçeler ve kaşıklar
çorba kaseleri ve bardaklar
yemek artıklarıyla dolu tabaklar
peçeteler, kolonyalı mendiller
sebze ve meyve parçaları
patates tabakları
üzüm, şeftali ve pahalı meyve kabukları
hepsini çöpe atarsın ve
bulaşıkları özensizce yıkarsın
belin ağrıyana kadar.
bazen sokaktaki çingeneler masalardakilere
müzik yapmaya başlar
ve gücenmeden alınmadan
ne diyorlarsa hepsini yaparsın
mutfağı temizler ve mutfakçının götünü kollarsın
diğer çalışanların götünü kollarsın
hepsiyle iyi geçinmeye çalışırsın
sana atılan fırçalara kulak asmazsın
söylediklerini yaparsın
zor bir bilgisayar oyunu gibi
günde binlerce yeni görev
kendilerini bitirmeni bekler
ve o 20artı3ü verene dek
senin ebeni sikerler
verdikleri görevlerle
istekler ve ricalarla
çaktıkları işlerle
minnetlerle ve fırçalarla
sarhoş bir ekibin takım oyunu
kapitalizm ve rütbecilik
patronun düzenini
işletmeci oturtur
müdür piç geçinen bir enayi
kankası barda durdur
amcasınınoğlu mutfakçı
bi de Trakyalı bir herif var
ve bir eleman daha
hepsi bir şeyler söyler
şunu yap, bunu yap, onu hallet
bunu getir, şunu götür, onu yok et
söylediklerini yaparsın
tuvaletleri ve yerleri temizler ve yıkarsın
masaları temizler ve düzenlersin
iki gecede bir de
kusana kadar içenlerin
öğürerek geri iade ettiği mide spesyallerini
paspaslarsın
eğlence devam ederken
tüm sarhoşlar söylenen şarkılara eşlik ederken
gecenin 12.45inde
elindeki paspasla
fazla içmiş, zengin çevreli
sarı saçlı aptal bir sürtüğün
öğürerek merdivenlere çıkardığı
kusmuğu temizlerken
etrafa mide asidi kokusu yayılır ve
onlar şarkı söylemeye devam eder
paspası kovanın içine sokarsın
işini yaparsın, umursamazsın
tıpkı barın köpeğinin sarı tüylerini süpürdüğün gibi
yada görev alanındaki her hangi bir yeri
ama sorun değildir
ne beş para etmez adamlara sigara alırken
ne o yavşak patronun verdiği ufak tefek ayak işlerini yaparken
ne de patronun yalamaları şeflerin
ebemi sikene kadar çalıştırmalarına
ve yapılması gereken irili ufaklı her şeyi
sana çakmalarına içerlenmeden
sarhoşluktan amı götü dağıtanları
terbiye etmeye çalışırken
alkol kafası etkisinde söylenen
bütün kelimeler…
-yaşlı bir adam bana hayatın sırrını vereceğini söylemişti,
kafası o kadar güzeldi ki
ona baktığımda
babamı hatırladım.-
III.
13-14 olmalıydım,
eski mahalledeki lanetli evdeydik
annem odasının kapısını kilitleyerek uyur
kardeşim odasına çekilip ışığını söndürdükten sonra
kendi odama kapanıp roman yazardım
gençlikle çocukluk arasında geçişler yaşadığım yıllardı
liseye gidiyordum arkadaşlarım vardı hayat eğlenceliydi
güzel bir kızla birlikte sevişmeyi keşfediyorduk renkler iyiydi
krizden sonraki yaz günlerinde
gece yerini inceden sabaha bırakmaya başladığında
evin zili çalar yada çelik kapıda bir anahtar sesi yankılanırdı
otomatiğe basardım yada kapı açılmış olurdu
babam gelirdi
yüzde doksan sarhoş olurdu
ve yüzde doksan
bardaki o yaşlı adam gibi
anlamsız ve saçma sapan kelimelere takılarak
mırıldanırdı.
bazen annemin odasının kilitli kapısını açmaya çalışır
yada kapının arkasından ona bağırırdı
bazen annem sinirlenir ve kapıyı açar
birbirleriyle kavga ederlerdi
küçüktüm
ailemin ellerindeki bıçakları birbirlerine saplamamaları için
kavga ederken aralarında durduğum senelerdi
babam annemin kilitli kapısının önünde
saçmalamaya başladığında
ve gürültü yaptığında
kardeşim uyanırdı
o zamanlar gerçekten küçüktü
ağlamaya başlar ve babama yalvarırdı
kardeşimi yatıştırmaya çalışırdım
onu sakinleştirip yatağına geri yollardım
sonra babamı sustururdum
onu salondaki kanepesine götürür
oraya yatırır ve sızması için uğraşırdım.
bazı geceler geldiğinde uyumuş olurdum
eğer kilitli kapının ardında
korkuyla uyuyan annemi rahatsız etmezse
o kafayla
ve üzerindeki tüm o kokularla
bira, rakı, meze, işkembe ve sarımsak
türkü bar atmosferi ve alkolle karışık baba teri
kardeşimin yada benim odama girer
ve yanımıza uzanırdı
sonra bize sarılır ve konuşmaya çalışırdı
ona göre çocuk sevmek buydu:
körkütük sarhoş bir şekilde
sabaha karşı eve gelirsin
daha sonraları şizofreni armağan ederek ayrılacağın karına
hakaretler yağdırmamayı seçip
birinde hafif bir sinir hastalığı
diğerinde büyük boşluklar yaratacağın
iki oğlundan
birinin
odasına dalıp
yatağına girersin
yanına uzanırsın
ona sarılır ve mırıldanırsın,
çocuklarını sevdiğini, her şeyi onlar için yaptığını, hatanın hepsinin sende olmadığını
çocukluk anılarını ve tabiî ki işinle ilgili bütün sorunlarını ve borçlarını anlatırsın
dün gibi hatırlıyorum,
“oğlum, sen zannetme ki baban adam değildir..” demişti
alkolden iflas etmiş bir bedenin ağzından çıkan
bütün o koku
kesif sarımsak
ve rakı kokusu
yastığın üzerinde dolaşıp
karanlıkta
ensemi okşadıktan sonra
ciğerlerime dolmuştu
ve o
‘ben var ya,’ diye devam etmişti
‘şimdi onsekizlik bi kadının yanından geliyorum..’
sanki çok önemli bir sır verir gibi
gecenin 5.30unda
karanlık bir çocuk odasında
kendi oğluna
aksaraydaki pezevenklerin ona 18lik diye kakaladıkları
muhtemelen en az 23lük bir kadını
ağlatana kadar
yeter diye bağırtana kadar
nasıl zorladığını
anlattı
ve ‘beni adam değil zannetme,’ diye bitirdi konuşmasını.
annemin karnındayken
“aldıracaksın bu piçi!” diye
onu tekmelemiş biri
tıpkı bardaki o yaşlı adam gibi
bira mayasından şuuru sikilmiş bir şekilde
kaç yaşıma gelirsem geleyim
küfelik birini gördüğümde
bunun gibi onlarca anı…
ama sarhoş yaşlı adam
sana hayatın sırrını verecektir
biraz önce barın tuvaletinde
kendi üzerine işemiştir
pantolonundaki sidik lekesiyle
öğlenin dört buçuğunda
ayakta duramayacak kadar içmiş
barın ortasında sallanarak
bir şeyler mırıldanır
ve arada başbakana küfür eder
sek vodkasını bitirdikten sonra
hesap olarak masaya 50’lik toslar
ve parasının üstünü almadan
naralar atarken
usulca onun koluna girer
ve bardan dışarı çıkarmaya çalışırsın
babanı anılarındaki karanlıklara gömer
koluna girdiğin sarhoşa bir yumruk atmamak için
dişlerini sıkarak
“buyurun beyefendi, buradan, yürüyün…” gibi
kelimeler mırıldanırsın.
işe gelmeden önce 2coi gebertmiş
bardan da üç bardak short bira hacılamışsındır
cebinde bir sigaran
ve çalman gereken en az on3 short biran vardır
dükkan kapandığında da
yirmi artı üçünü alır
sonra dalgana bakarsın
sadece
ve sadece
bu yüzden umursamazsın.
IV.
dördüncü gün bara
sarışın bir sürtük geldi
dibe vuracak kadar içmişti
barın önündeki köpeği gördü
oldukça aptal bir köpekti
fakat golden olduğu için
özellikle çevre sokakların çöplerinden
bulduğu cisimleri barın önüne getirip
bazen saatlerce dişlerinin arasında tuttuğu zamanlarda
-kola kutusu, tahta parçası, meşrubat şişesi
kalın ve sert çöpler
bir seferinde bir mermer parçası
ve bir kaset kutusu-
sevimli gözükür ve insanlar tarafından sevilirdi.
sahibi yat alma planları yaparken
köpek biralı ekmekle beslenirdi
o nesneleri ağzında tutar
bekler
sevilir
bekler
sevilir
ağzındakini bırakır
sonra yeni bir nesne bulur
bekler
sevilir
işte köpek yine böyle takılırken
sarhoş sürtük geldi
çok fazla içtiği her halinden belliydi
dişlerinin arasında tuttuğu tahta parçasıyla
patronun masasının altında takılan köpeği gördükten sonra
birden ağlamaya başladı
sonra barın tam ortasına bağdaş kurdu ve
köpeği yanına çağırdı
köpek gitmek istemeyince
köpeği iterek onun yanına götürdük
sonra ona sarıldı
ve bir süre ağladı
o gece barda fasıl vardı
sarhoş müzisyen iyi çalıyordu
adam çaldı
sürtük ağladı
köpek kuyruğunu salladı
ve o gece
burnum uyuşana kadar alkol aldım
ne de olsa bedavaydı
bar tezgahından
alkol hacıladığında
iki yada üç yudumda bitirmen gerekiyordu
göz yaşlarını silmesi için ona peçete verdim
sarhoş kıçını bir tabureye yerleştirdim
sonra iyi olup olmadığını sordum
parça parça bir şeyler geveledi
kafasının güzel olduğu için defalarca özür diledi
ateş istedi
çakmağımı ona verdim
sonra 30luk bir bira verdim
gözyaşlarını ve sümüklerini sildiği peçeteleri alıp
küllüğünü yeniledim
teşekkür etti
bardaki elemanlar
gereksiz bir telaşa kapıldılar
hatunu kim düşürecekti
sarhoşu kim götürecekti
herkes çalışma aşkıyla doldu
oysa hepsi yaşlı adamdan huzursuz olmuştu
barlar sokağında yolunu kaybetmiş
sarhoş bi kadını tavlamak kolay bir işti
onu kapalı bir yere götürüp ırzına geçmek de
normal ve adildi.
o gece çok fazla içtim
burnum uyuşana kadar içtim
ve sarhoş sürtük
patronun masasına oturdu
entelektüel bir dede kılıklı
kel kafalı, askılı pantolonlar giyen uzun sakallı
prostatlı bir ihtiyarda
o masadaydı
sürtük birasını yarım bıraktı
ona bir kahve içirdiler
telefon numarasını aldılar
ve sonra bir taksiye bırakılması için
beni çağırdılar
“ali, hanımefendiyi bir taksiye bindir.” dedi patron
“oki-doki.” dedim
götçü ihtiyar şaşkınlıkla bakarken
sarhoş sürtük masadan kalktı
iyi geceler diledi ve
köpeği biraz daha sevdi
ardından koluma girdi
elindeki kitapları aldım
birlikte yürümeye başladık
anlatmaya başladı
ben de kısa cevaplar vererek
söylediklerini dinledim
çünkü güzel bir kızdı
zeki ve yetenekliydi
fakat boktan bir geçmişi vardı
bu yüzden de içiyordu
arada bir içiyordu
içtikçe dertlerinden kurtuluyordu
aslında iyi bir hayatı vardı
arkadaş çevresi
ve onu sevenler
fakat şimdi çoğu gitmişti
tek başına kalmıştı
yada kendini öyle hissediyordu
hayat zor, dedi.
ne kadar acıtırsa o kadar iyi. diye mırıldandım
durup yüzüme baktı
sonra güldü
yürümeye devam ettik
akmar pasajının önünden geçip
sahile çıkabileceğimiz bir sokağa girdik
ne zamandır garsonluk yaptığımı sordu
4gün oldu, dedim
normalde yaptıklarımdan üstü kapalı şekilde bahsettim
pek fazla bir şey anlamadı
ben de anlamıyordum zaten
önemli değildi bu yüzden
caddeye çıktığımızda koluma yapıştı
benimle gel istersen dedi
biraz daha içeriz
sohbetin sardı
elimle bir taksi çevirdikten sonra
arabaya bin ve direkt evine git, dedim
kafan şu anda taşak gibi
her an birilerinin kötü emellerine alet olabilirsin
yapman gereken tek şey evine gidip uyumak
anladın mı beni?
anladım, dedi
evini bulabilirsin değil mi? dedim
bulabilirim tabi ya! diye küçük bir nara attı
onu taksiye bindirdim
araba uzaklaşırken saatime baktım
02:11
sigara paketimden hazır bi coi çıkarıp
şehrin batı yakasına bakarak ateşledim
ağır adımlarla bara geri döndüm
kapatmak üzereydik,
üç short bira daha içtim
alkol ve esrar çarpışırken
o kafayla
bütün masaları
bütün sandalyeleri
bütün küllükleri
bütün bira altlıklarını
içeriye taşıyıp
matematiksel bir düzenle
göt kadar mekanın içine
özenle istifledikten sonra
ayaklarım zonkluyordu
belim ağrıyordu
ve burnum uyuşmuştu
ama 20artı3ü almıştım
ve eve dönüyordum
gecenin ortasındaydım
sokaklar karanlıktı
siyasiyabendin bir şarkısını mırıldanıyordum
ve saçmasapan şeylerden gaza gelip
aptalca nidalar atıyordum
bir kaldırım köşesine işerken
aklıma
babam
geldi
bir anda
kendimden
utandım.
/fin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder